arama

Pazar, Mayıs 24, 2009

The Last Airbender (ve ilk fotoğrafları)

Daha önce dizilerle ilgili yazımda, severek takip ettiğimi söylediğim bir çizgi seri vardı: Avatar, The Last Airbender. Beni internet üzerinden blog dışında, sosyal platformlarda takip edenler -Türkiye'de de CNBC-e kanalında yayınlanan- bu serinin finalini ne kadar heyecanla beklediğimi ve sonra da tekrar tekrar izlediğimi bilirler.
Ben her nasılsa bu blogda bahsetmemiş olsam da bir müddet önce bu serinin bir üçleme olarak beyaz perdeye taşınacağı duyuruldu. Çizgi film şeklinde yapılması gayet beklenilebilir olan projenin ecnebi tabiriyle "motion picture" yani kanlı canlı oyuncuların varlığıyla çekilen bir film olacağı ve yönetmeninin de M. Night Shyamalan olacağı bu duyurula ilgilenenlere ulaştı.
Tabi Stuart Little dışında bütün kariyeri metafizik korku filmleriden ibaret olan bir yönetmenin, en büyük övgüyü, en karmaşık gibi görünen konuları bile çocuklara yönelik sade anlatımıyla sunabilmesiyle toplayan bir hikayeyi, beyaz perdeye nasıl aktaracağı merak konusu oldu.
Merakımız nihayi olarak olarak ya da daha doğru bir ifadeyle üçte bir oranında, 2 Temmuz 2010 tarihinde doyacak. Ancak iştah açıcılar gelmeye başladı. USA Today -tahminen 1 Nisan'da çekilmeye başlanan ve- üçlemenin ilk filmi olacak The Last Airbender'in* ilk görüntülerini yayınladı.
Yukarıdaki fotoğrafta Aang'i, aşağıdakinde ise Prens Zuko'yu görüyoruz. Bu gelen ilk fotoğraflarda göze batan rahatsız edici herhangi bir şey yok bence. Bu fotoğrafların üzerine (bir hayal kırıklığı yaratmadıkları için) filmle ilgili başka görselleri, özellikle de bükücülerin hikayelerinin aktarılmasında temel merak öğelerden biri olarak tanımlanabilecek görsel efektleri göreceğimiz bir video parçasını da daha büyük heyecanla beklemeye başladım.
Bu arada film ile ilgili daha fazla bilgi için imdb sayfasına, Avatar ile daha fazla bilgi için de Mustafa Ağabey'in ilgili blog yazısına bakabilirsiniz.

* Üçlemenin ilk filmine, 2009 sonunda gösterime girmesi beklenen yeni James Cameron bilim-kurgusu Avatar ile bir karışıklığa sebep olmasın diye içinde Avatar geçen bir isim verilmemiş.

Cumartesi, Mayıs 02, 2009

Ruşen Çakır

Burada da pek çok belirtmeye çalıştım, bir süredir Ruşen Çakır hakkında yazı yazmaya çalışıyorum. Ama yeterince veri toplayamıyorum. Elimden geldiğince kendisini takip etmeye çalışıyorum ama gerekli ilgiyi de bir türlü sağlayamadım. -Üçüncü cümlede üçüncü kez ama kullanacağım- ama nedense yazıyı yazmayı erteledikçe geç kalacakmışım gibi bir his var içimde. Bu yüzden daha önceki planlarımda da yazımın omurgasını oluşturmasını düşündüğüm iki maddeden bahsedeceğim hızlıca.

Birincisi kendi internet sayfasından alınan özgeçmişi:
25 Ocak 1962 Hopa doğumlu. Laz. Galatasaray Lisesi'ni bitirdi. 1985 yılında Nokta Dergisi'nde gazeteciliğe başladı. Sırasıyla Tempo, Cumhuriyet, Milliyet, CNN Türk ve NTV’de çalıştı. TESEV'de Demokrasi, Sivil Toplum ve İslam Dünyası Programını yönetti. 2002 Aralık ayından beri Vatan Gazetesi’nde yazıyor ve Eylül 2008’den beri NTV’de yayın danışmanı olarak görev yapıyor.
Kitapları:
  • Ayet ve Slogan, Türkiye'de İslami Oluşumlar, 1990.
  • Vatan Millet Pragmatizm, Türk Sağında İdeoloji ve Politika (Hıdır Göktaş ile birlikte), 1991.
  • Resmi Tarih Sivil Arayış, Sosyal Demokratlarda İdeoloji ve Politika (Hıdır Göktaş ile birlikte), 1991.
  • Sol Kemalizme Bakıyor (Levent Cinemre ile birlikte), 1992.
  • Ne Şeriat Ne Demokrasi, RP'yi Anlamak, 1994.
  • Hatemi'nin İranı (Sami Oğuz ile birlikte), 2000.
  • Direniş ve İtaat, İki İktidar Arasında İslamcı Kadın, 2000.
  • Derin Hizbullah, İslamcı Şiddetin Geleceği, 2001.
  • Recep Tayyip Erdoğan, Bir Dönüşüm Öyküsü, (Fehmi Çalmuk ile birlikte), 2001.
  • Nereye Gitti Bu Ülkücüler, 2003.
  • Türkiye'nin Kürt Sorunu, 2004.
  • İmam-Hatip Liseleri, Efsaneler ve Gerçekler (İrfan Bozan ve Balkan Talu ile birlikte), 2004.
  • Sivil, Şeffaf, Demokratik Bir Diyanet İşleri Başkanlığı Mümkün mü? (İrfan Bozan ile birlikte), 2005.
  • "Mahalle Baskısı" Prof. Dr. Şerif Mardin'in Tezlerinden Hareketle Türkiye'de İslam, Cumhuriyet, Laiklik ve Demokrasi, 2008.
Diğeri de pek güvenilir bir kaynak olarak kabul etmediğim ve olabildiğince az referans verdiğim ekşisözlük'den:
8. millî selâmet, refah, fazilet... çizgisi hakkında gerçekten bilgi sahibi gazeteci.
fazilet partisi'nin kapatılma kararına yakın bir zamanda veysel candan'ın da katıldığı bir programda; "fazilet kapatılacak, gelenekçiler ve yenilikçiler olarak iki gruba ayrılacak. iki grup da kendi partisini kuracak ve gelenekçilerin kuracağı partinin adı büyük ihtimalle (burada erbakan'ın galiba ilk partisini kurarken yaptığı bir konuşmadan bu fikre kapıldığını söylüyordu) saadetolacak." meâlinde bir konuşma yapmıştı.
veysel candan ise (belki de haklı olarak) "heheh, maşallah sayın çakır; partimizi böldü, iki gruba ayırdı, yeni partileri de kurdu hatta bir tanesinin adını bile koydu!" diyerek kendisine itiraz etmişti.
sonuç mâlum. veysel candan'ın yerinde olsaydım hiç olmazsa partinin başka bir adla kurulmasını erbakan'dan "ricâ ederdim"!
(yazdur, 24.04.2003 22:27)
Kendisini geçen genel seçimde NTV ekranında kravatı kaymış, görece pejmurde bir halde yaptığı yerinde, dobra dobra saptamaları seyrettiğimden beri severek ve sayarak takip ediyorum. Kendisi bence mevcut siyasal düzende, en başarılı analizleri yapabilecek altyapıya sahip (ve yine bence bu yorumları yapan) bir gazeteci. Murat Yetkin ile birlikte düşüncelerini takip etmeyekten zevk aldığım, beni heyecanlandıran gazetecilerden. Kitaplarını da okumak istiyorum. Ancak kitaplarının çoğunun Metis Yayınları'nın siyahbeyaz dizisinden çıkmış ama bu kitapların baskıları bulunamıyor; elimden geldiğince toparlamaya çalışıyorum.
Bu bütünlüğü bilgilerinize sunarım.