Bugün aldığım "Sanal kamuoyu" imzalı yorum üzerine bu ay bitmeden yazmaya kararlı olduğum bu özetin yazım tarihini netleştirmiş oldum.
Bir ayı aşkın bir süre önce yazmış olduğum son yazımda, bölümümün bir bilgisayar laboratuvarında lisans diplomamla aramda kalan son ciddi engeli aşmam çabasından (benim çabamdan ziyade Muhlis'in çabasının söz konusu olduğunu isim belirtmeden de olsa söylemiştim gecen sefer de) bahsetmiştim. Oradan bu yana olan şeyleri özetleyerek bu yazın ilk girdisini düşelim internet güncemize.
Öncelikle belirtmem gereken şey herhalde okulumun bitmiş olduğu bilgisidir. ODTÜ Kimya Mühendisliği lisans programındaki 4 yıllık çalışmamı/istirahatimi 29 Haziran 2008 tarihi ile noktalamış bulunmaktayım. Artık -yetkin mühendislik yasası eğer unvanımı elimden almazsa- bir mühendisim. Ya da uzun haliyle kimya mühendisiyim ama şu andaki kısıtlı bilgimle, mühendislik eyleminde branşın çok önemli olmadığını düşünüyorum. Aslında sevgili okur bunu biliyordur ama nedense tekrarlamak geldi içimden.
Mezuniyet durumumu son ana kadar netleştiremediğim için karar verme eylemini sürekli ertelediğim yüksek lisansa devam etme durumum diplomayı almamla (aslında, almamın kesinleşmesiyle) karara bağlanmış oldu. Bölümümle olan anlaşmamı 1i opsiyonlu olmak üzere 3 yıl (2+1) uzatacak yeni sözleşmeye imza atmak için okulumuzun fen bilimleri enstitüsüne başvurdum. Bölüm yönetiminin verdiği kesin kararın açıklanacağı 23 Temmuz tarihini büyük bir heyecanla bekliyorum.
Bu bekleyişte, üniversite hayatim boyunca, yaz okulları haricinde yazlarımı geçirdiğim Adana'dan farklı olarak Ankara'da bulunuyorum bu sefer. Biraz tatil, biraz iş güç yuvarlanıp gidiyorum İç Anadolu bozkırında. Devlet hiyerarşimizin zirvesi olan bu çirkin şehirde dinlenerek geçirdiğim üç haftada, çoğu güzel olarak değerlendirilebilecek şeyler yaptım:
Bir ayı aşkın bir süre önce yazmış olduğum son yazımda, bölümümün bir bilgisayar laboratuvarında lisans diplomamla aramda kalan son ciddi engeli aşmam çabasından (benim çabamdan ziyade Muhlis'in çabasının söz konusu olduğunu isim belirtmeden de olsa söylemiştim gecen sefer de) bahsetmiştim. Oradan bu yana olan şeyleri özetleyerek bu yazın ilk girdisini düşelim internet güncemize.
Öncelikle belirtmem gereken şey herhalde okulumun bitmiş olduğu bilgisidir. ODTÜ Kimya Mühendisliği lisans programındaki 4 yıllık çalışmamı/istirahatimi 29 Haziran 2008 tarihi ile noktalamış bulunmaktayım. Artık -yetkin mühendislik yasası eğer unvanımı elimden almazsa- bir mühendisim. Ya da uzun haliyle kimya mühendisiyim ama şu andaki kısıtlı bilgimle, mühendislik eyleminde branşın çok önemli olmadığını düşünüyorum. Aslında sevgili okur bunu biliyordur ama nedense tekrarlamak geldi içimden.
Mezuniyet durumumu son ana kadar netleştiremediğim için karar verme eylemini sürekli ertelediğim yüksek lisansa devam etme durumum diplomayı almamla (aslında, almamın kesinleşmesiyle) karara bağlanmış oldu. Bölümümle olan anlaşmamı 1i opsiyonlu olmak üzere 3 yıl (2+1) uzatacak yeni sözleşmeye imza atmak için okulumuzun fen bilimleri enstitüsüne başvurdum. Bölüm yönetiminin verdiği kesin kararın açıklanacağı 23 Temmuz tarihini büyük bir heyecanla bekliyorum.
Bu bekleyişte, üniversite hayatim boyunca, yaz okulları haricinde yazlarımı geçirdiğim Adana'dan farklı olarak Ankara'da bulunuyorum bu sefer. Biraz tatil, biraz iş güç yuvarlanıp gidiyorum İç Anadolu bozkırında. Devlet hiyerarşimizin zirvesi olan bu çirkin şehirde dinlenerek geçirdiğim üç haftada, çoğu güzel olarak değerlendirilebilecek şeyler yaptım:
- Çokça yattım, uyudum, dinlendim.
- Azca olsa da ders çalıştım. Tabi buradaki azcaya aldanmamak lazım. Çünkü sene içlerindeki çalışmalarımla mukayese edildiğinde göz yaşartıcı bulunabilirdi performansım.
- Tam olarak bolca olmasa da görece düzenli kitap okudum. Artık, saçma sapan kabarmaya baslayan listemi eritme konusunda önemli adımlar attım sayılabilir.
- Yeterince dizi izledim. Buradaki yeterince House M.D.nin nihayet bittiği anlamına gelmektedir. Hatta biraz daha ileri gidersek, -tekrar nihayet kullanarak- One Piece'e en sonunda başladığımı bile soylenebilir. Ama bu konuda konuşmak için en azından ilk 100 bölümün bitmesini bekliyorum.
- Az çok müzik dinledim. Eski sabit diskimdeki bazı albümlere kavuştuğum için mutluyum. Kim bir daha CocoRosie diskografisi düzenleyecek veya The Decemberists çekecek diye kara kara düşünüyordum.
- Hiç film izlemedim. "Kara Şövalye"nin gösterime gireceği gelecek cumayı bekliyorum.
Peki ben bunları yaparken neler oldu?
- EURO2008 Avrupa Futbol Şampiyonası'nı İspanya kazandı. Turkiye'nin yarı final oynadığı organizasyonda grup maçlarındaki muhteşem oyununa rağmen Hollanda yine kupaya uzanamadı.
- Ergenekon kapsamında bir gözaltı dalgası daha gerçekleşti. Tüm ülke genelinde yoğun olarak "bizi de her an iceri alabilirler" esprisi yapıldı.
- Merkez Bankası genel merkezinin İstanbul'a taşınmasını düzenleyen yasa tasarısı meclise geldi. Bu yazı için kontrol ettim, ilgili komisyonda bekliyormuş.
- Ankara'da çok başarılı bir İFL buluşması düzenlendi. Buradaki "başarılı" organizasyon kalitesinden öte, katılımcıların memnuniyetini ifade ediyor.
- Ankara Büyükşehir Belediyesi (Başkanı), artık bir mezunu olduğum ODTÜ'nün Ankara yerleşkesini yakmak istediğini açıkladı. ODTÜ Rektörü de "yıkabiliyorsa gelsin yıksın" şeklinde cevap verdi.
- Pushing Daisies 12, Man Men 16 dalda Emmy adayı oldu. Övdüğüm dizlerin bu önemli ödüle pek çok dalda bu önemli ödüle aday gösterilmeleri beni mutlu ederken, Avatar'ın hiç bir dalda aday gösterilmemiş olması beni biraz kızdırdı.
- Last.fm bir süredir beta adı altında denediği yeni tasarımıyla yayınlanmaya başladı. Daha ısınabilen görmedim.
- Avatar'ın final bölümleri yayınlanmaya başladı. Hatta söyle belirtmek gerekirse, bu yazıyı tamamladıktan sonra yatacağım uykudan uyanabilirsem, sabah 2 saatlik son bölümü izleyeceğim.
Bu gelişmeleri, gündemi takip ettiğimi belli etmek için sıraladığımı ve sırf ilgi alanımın genişliğini göstermek için farklı konulardan seçtiğimi çok iyi bilen sevgili okuyucuya yazının burasına kadar sabırla gelebildiği için teşekkür ederim. "Bundan sonra daha sık yazmaya çalışacağım" şeklindeki "uzun aradan sora yazılan yazı son paragrafı cümlesini" de metine ekledikten sonra "okuyucuya selam, downloada devam" mottosu ile bu yazıya noktayı koyup 100 GBlik psikolojik download sınırımı nihayet bu ay geçmek için, çalışmalarıma son surat devam etmeyi bir borç bilirim.
Sağlık ve esenlikle kalınız efendim.
Sağlık ve esenlikle kalınız efendim.
Sevgili Emre kardeşim,
YanıtlaSilYazılarını takip ediyor, başarılarının devamını temenni ediyorum.
Muhabbetle kal
Melih Gökçek