Bende en çok merak uyandıran olaylardan biri de Anadolu'da 15. ve 16. yüz yıllardaki nüfus hareketleridir. Bilindiği üzere bu dönemde, Anadolu'da 11. yüz yılın başından itibaren süregelen büyük hareketin tam tersi istikamette (belki girdap demek daha uygun) bir göç dalgası yaşanmış. Bahsedilen bu göçler, siyasal anlamda büyük bir gerilimin tezahürü olmuş ve nihayet bu gerilim 1514'de bugünkü İran topraklarında yer alan Çaldıran Ovası'nda doruğunu yaşamış. Bir tarafta belirli inanışa sahip gönüllü askerlerin, diğer tarafta ise bu askerlerin akrabalarının ve çok benzer bir inanışa sahip profesyonel askerlerin yer aldığı muharebeyi, savaş meydanlarında o iki yüz yıla damgasını vurmuş olan profesyonel askerlerin tarafı net bir şekilde kazanmış. Ama benim de katıldığım bir görüşe göre Anadolu, o dönemden beri iflah olmamış.
Bu hareketlerin ardındaki mekanizma (dini, etnik, siyasal, vb.), gerçekleşen olaylar ve bunun beşeri yansımaları hakkında bir şeyler duyunca kulak kesiliyorum genelde. Yazıya adını veren, aşağıda Erkan Oğur ile İsmail Hakkı Demircioğlu tarafından yorumlanmış bir kaydını paylaştığım eser de benim için öncelikle bu açıdan ilgi çekiciydi. Ayrıca -bu duruma doğrudan bağlanabilecek şekilde- eseri hemen her dinlediğimde aklımı kurcalayan, insana bu sözleri söyletecek durum nedir ve bu durumu oluşturan eylemlerin vebalinin altına kim, neden girmek ister sorularında da henüz bir sonuca vardığım söylenemez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder