arama

Perşembe, Haziran 18, 2009

Blogger 10 yaşına basıyormuş

Google'ın resmi blogunda bugün, Blogger'ın Ağustos sonunda 10. yaşına basmaya hazırlandığını duyuran bir yazı yayınlandı. Google bünyesinde, 10 yaşına basan ikinci site/servis olacakmış Blogger. Bunun hatırına Google Blogger hakkında bazı istatistikleri paylaşmış. Bunlardan, beni de içinde bulunduğum coğrafya dolayısıyla ilgilendiren ve çevremizde bahsedilme eğilimi en fazla olacak olanını ben de sizinle paylaşmak isitiyorum:
Kuzey Amerika dışında Blogger hizmetini en çok kullanan ülke Brezilya imiş ve bu ülke Türkiye tarafından takip ediliyormuş. Yani Google'ın da yaptığı gibi makul bir mühendislik yaklaşımıyla Kanada'yı ihmal edersek, dünyada Blogger kullanımının ülkelere göre dağılımının zirvesinde bulunan 3. ülke Türkiye. (1. ABD, 2. Brezilya, 3. Türkiye, 4. İspanya, 5. Kanada ve 6. Birleşik Krallık)
Aslında Google'ın, Blogger'ın hayatınıza etkiyen yanlarını hikaye etmenizi ve paylaşmanızı isteyen bir duyurusu olan bu blog yazısını okumak ve diğer 3 istatistiği de görmek isterseniz: http://googleblog.blogspot.com/2009/06/blogger-is-turning-10.html
Ayrıca Goolge hizmetlerinden 10 yaşına ilk basan olan, Google Anasayfası hakkıda, Google'ın hazırladığı ve bu 10 yılda yaşanan bazı şeylerin anlatıldığı zaman çizelgesine de bakmak isterseniz: http://www.google.com/tenthbirthday/

Not
: Siteler İngilizce ama bir yerlerinde Google Translate aracı vardır herhalde.

Kalan ve TRT arşivi

Kalan'ın TRT arşivi serisi ilk ürünlerini vermeye başladı. Bu seriden Türk Marşları albümü ve Can Dündar'ın hazırladığı Âşık Veysel belgeseli ve albümü piyasaya çıktı. Yukarıda da pek çok kez işaret ettiğim söyleşisinde Kalan Müzik'in yetkilisi yılda 40-50 yapım yapabileceklerinin müjdesini veriyor. Biz de güvenle bekliyoruz.
Bu başlığın altına sadece yukarıdaki kısmı yazamamın yeterli olabileceği halde ben esasen şu yazıyı yazdım:
Kalan'ın TRT arşivlerini tarayıp, bu arşivde bulunan -ve tahminen pek çoğuna gün ışığı değmemiş- binlerce ses ve görüntü kaydını sayısal ortama aktaracağını. Sonra bu aktardığı eserleri yeniden derleyip, kurumla (TRT) birlikte piyasaya süreceğini ilk duyduğumda ne kadar mutlu olduğumu Caner başta olmak üzere arkadaşlarım bilirler.
İlk önce küçük bir yazı (duyuru) şeklinde okuduğum bu haber hakkında daha sonra TRT'nin ve Kalan'ın yöneticilerinin verdikleri söyleşiler sayesinde daha çok detay edinebildik. Kalan'ın TRT arşivindeki Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği başta olmak üzere, kurumda çalışmış pek çok değerli ses sanatçısının (Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Safiye Ayla, Âşık Veysel, Ruhi Su ve Münir Nurettin Selçuk bunlardan hızlıca aklıma gelen bir kaçı) ses ve görüntü kayıtlarını sadece yorumcu değil, aynı zamanda sanatçı ve tür tabanında da sınıflayarak Kalan Arşiv Serisi kalitesi ve titizliğinde piyasaya sürmeyi planladığını bu söyleşilerden öğrendik.
Aynı zamanda TRT'nin Kalan ile imzaladığı protokolün, Kalan'ı TRT arşivlerinin hakları konusunda tek yetkili konumuna getirmeyeceğini, TRT'nin diğer plak/yapım şirketleriyle de benzer protokoller imzalayabileceğini de yine bu söyleşilerden öğrendik.
Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa bu haberleri 2008 sonu, 2009 başı gibi duymuştuk/okumuştuk ilk. O zamandan sonra bu albümlerin piyasaya çıkışını beklemeye başladık. Sonra bir gün (Şubat ya da Mart ayı içinde olma ihtimali yüksek) Kızılay'da Dost Müzik'de TRT Arşiv Serisi başlıklı bir Zeki Müren'den seçmeler albümü görünce bekleyişin sona erdiğini sandım. Ama albümü inceleyince bu albümün Ulus Plak şirketi tarafından hazırlanmış bir yapım olduğunu gördüm. Yine kapağından anladğım kadarıyla pek özenilerek hazırlanmış bir ürün değildi kanımca çünkü tamamı daha önce yayınlanmış şarkılardan oluşan ve pek çoğu daha önce Kalan'ın Arşiv Serisi'nden çıkmış albümlerinden alınmış bir albümdü. O zaman Ulus Müzik'in internet sayfasına girdiğimde şu ibareyi gördüm:

TRT, tarihinde ilk kez özel sektörden bir şirket olan ULUS MÜZİK ile "TRT ARŞİVLERİ"nin tümünün yeniden basılıp, çoğaltılıp, satışı ile ilgili olarak Türkiye'de ve dünyada "TEK YETKİLİ SATICISI" olarak anlaşmaya vardı.

Açıkçası bu haber gerçek olsaydı üzülürdüm. Pek çoğu hali hazırda en çok dinlediğim sanatçılardan olan pek çok değerli Türk Müziği sanatçısının kayıtlarının Kalan gibi titiz bir şirket tarafından derlenmesindense İsmail Türüt'ün de yapımcısı olan Ulus Plak tarafından derlenmesini ciddi bir kayıp olarak niteleyebilirdim.
Ama korkulan olmadı ve Kalan'ın TRT arşivi serisi ilk ürünlerini vermeye başladı. Bu seriden Türk Marşları albümü ve Can Dündar'ın hazırladığı Âşık Veysel belgeseli ve albümü piyasaya çıktı. Yukarıda da pek çok kez işaret ettiğim söyleşisinde Kalan Müzik'in yetkilisi yılda 40-50 yapım yapabileceklerinin müjdesini veriyor. Biz de güvenle bekliyoruz.

Cuma, Haziran 05, 2009

ODTÜ Finaller: Güz 2008 (Bölüm II) & Bahar 2009

Bir iki yıl önce, bu blogun nasıl bir şey olduğu ilk anlaşıldığı zamanlarda bir arkadaşım yayınladığım yazıların kişisel bloglar için çok uzun olduklarını söylemişti. O zamandan bu yana Türkiye'nin bazı meşhur blogları başta olmak üzere çok blog takip ettim. Benim de gözlemim bu yönde. Uzun yazılar gördüğüm güzel blogların ise gerçekten uzun uzun anlatılacak şeyleri oluyor.
Halbuki ben elimden geldiğince kısa yazmaya çalışıyordum yazılarımı. Doğrudan anlatımda her geçen gün daha da güçsüzleşen bir birey olarak, elimden geldiğince laf salatası yapmamaya çalışıyordum. Ama olmadı. Bu konuda üzülebileceğim nokta ise genel de gayet kesin olan düşüncelerimin, ifade sırasında bu acıları çekmek zorunda kalmaları olamalı bence.
Bu girişten sonra bu yazıyı Final Yazıları serisine dahil etmemi sağlayacak bağlantıyı kuralım:

Unutulanların dışında yeni bir şey yok.

Alın size tek cümlelik yazı. Hem kısa. Hem birinci bölümde vadettiğim analizi, sonucu gayet güzel bir şekilde gözler önüne seriyor. Hem de bir dönem gayet popüler olmuş bir kitapın adı. Bu sonucusu blogun hitini ikiye katlayabilir.
Emre, değişmek zorunda zavallı bir birey ama muhafazakârlığı da elden bırakamıyor. Ne kısa (daha doğru bir ifade ile anlatmak istediğini, yeteri kadar kelime ile anlatabilen) yazılar yazabiliyor ne de finallerine adam gibi çalışabiliyor. Bakalım bu sürtüşme nereye kadar gidecek. Emre ne zaman muğlak fikirleri, doğrudan anlatımlarla ilgilenmeyen kitlelere sunabilecek. Bekleyip göreceğiz. O zamana kadar yazının beş ay önce yazılmış ilk bölümünü okumak için buyrun: ODTÜ Finaller: Güz 2008 (Bölüm I)
Dip Not: Yazının isminin sonuna, yayınlamadan hemen önce "& Bahar 2009" ibaresini ekledim. Aslında planımda ayrı bir Bahar 2009 yazısı yazmak vardı ama bu final döneminde, bunların üzerine söyleyecek bir cümle dışında daha fazla şey bulabileceğimi düşünmüyorum. O zaman başlığa yaptığım gibi bu yazının da sonuna gerekli eklemeyi yapayım da gerektiğinde iki cümleye kısaltılabilecek bir yazım olsun:

Final dönemi başlayalı biraz zaman geçti ama yine de herkese finallerinde başarılar.