arama

Perşembe, Nisan 27, 2006

iTunes sevmem için yeni bir neden: "Podcast"






Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa 1 yılı aşkın süredir kişisel müzik arşivleme (jukebox) programım olarak Apple'ın iTunes ürününü kullanıyorum. Benim için bilgisayarla tanışmamdan bu yana ayrı bir yeri olan Quicktime'ın açtığı kapıdan devam eden sonra onu da bünyesine katan bu marifetli programı A.B.D. başta olmak üzere pek çok ülkede insanlar müzik market özelliğiyle de biliyorlar ve seviyorlar. Hatta Apple'ın verdiği bilgiye göre "iTunes Music Store" dünyanın bir numaralı internet müzik marketi. Hadi bunlar da yetmezmiş gibi resmi yazılımı olduğu iPod da moda olmasının dışında, çok da marifetli ve Dünya'nın en çok tercih edilen taşınabilir sabit tekerli müzik çaları. iTunes kullanmak için bu kadar çok nedenimiz varken Apple yeni bir "moda" akım daha başlattı: Podcasting!
Podcast adından da anlaşılacağı üzere iPodlar için tasarlanmış bir yayın ağı. Ancak iPodların hereketli veri taşıma donanımları olmadığı için -bu aletler, başlarda radyoları dahi olamadığı için çok eleştirilmişlerdi sonra iPodlar için radyo araçları geliştirildi ancak ne derece başarılı oldukları tartışılır- bunu bilgisayar üzerinden yapabiliyoruz ancak. Tabi tahmin edebileceğiniz üzere bu iş için iTunes programını kullanıyoruz. Tabi siz şimdi benim iPod'um yok ben bunu ne yapacağım diyebilirsiniz -not düşmek gerekirse, benim de yok. Ancak siz de benim gibi evinde televizyonu olmayan ve görsel yayınların bir kısmını takip etmek isteyen, en olmadı yayın saatinde işiniz olduğu için dinleyemediğiniz bazı radyo programlarını işiniz bittikten sonra bilgisayarınızdan dinlemek isteyen biriyseniz bu yeni özellik yüzünüzü güldürebilir.
Dediğim gibi bu da Apple'ın son zamanlarda başını çektiği pek çok hareketlilik gibi bir moda şeklinde yayılıyor. İnsanlar ellerinden geldiğince hızlı bir şekilde yayınlayabildikleri kadar çok podcast yayınlamak istiyorlar. Tabi bunlar bir kısmı ücreti -beni ilgilendirmeyen tarafı. Türkiye'de de CNNTürk ve Radyo ODTÜ bu işle ciddi bir şekilde ilgileniyorlar. CNN Türk'te çeşit fazla ancak kalite ve ciddiyet zayıf. Eksik bölümlere çok sık rastlanıyor. Güncellik sorunları var. Radyo ODTÜ ise popüler 4 programının podcast yayınını veriyor. Gayet özenli ve kaliteli yayınlar. Öneririm. Türkiye'den başka göze çarpan radyo n101 bir programının ve Cem Ceminay da radyo programının podcastini yayınlıyor. Türkiye'den yayını merakla beklediğim kurumsa NTV. Kendi basın yayın topluluğu bünyesinde olan radyo n101 yayın yaptığına göre bu teknolojinin farkındalar ve deneme yapıyorlar kanımca. Son olarak ilgimi çeken başka bir yayınsa 5n 1k programının eşyapımcısı Cüneyt ÖZDEMİR'in sesli günlüğü oldu.
Yeni yeni ilgilenmeye başladığım bu teknoloji hakkında gelişmeleri elimden geldiğince buraya yazacağım.

Pazar, Nisan 23, 2006

23 Nisan

Hepinizin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun.
Ben kendi adıma, içimizin neşe dolması gereken bu bayrama her sene olduğundan daha büyük bir karamsarlıkla giriyorum. Umarım siz bayramın neşe ve huzur dokusuna dokunabilenlerdensinizdir. Bu noktada 23 Nisan'ı sadece çocukların bayramı sananlar bu çocuksu saflıklarıyla Çocuk Bayramı'nı doyasıya kutlamayı hak ediyor. Bayramın ulusal egemenlik yönü olduğuna vâkıf olanlar ise "Ulusal Egemenlik"lerine sahip çıkmak adına birşeyler düşünsünler lütfen ki benim içimi karartan da bu.
Benim elimden kısa vadede düşünmek ve böyle küçük, seçkin topluluklara -kendimce- uyarıcı yazılar yazmaktan başka birşey gelmiyor. Önerisi olan varsa paylaşmasını da rica ederim.
Birlikte nice bayramlara.

Perşembe, Nisan 20, 2006

Gripin'in sitesinde gördüm bu reklamı ilk. Gripin'in bateristi çalmış albümün baterilerini. Sonra gittim sitesine baktım. Çıkış şarkısı mp3 biçiminde var sitesinde ve kendisi parçanın paylaşılmasını istiyor. Bunu iyi niyetlerle yaptığını varsayıp çok mutlu oldum. Bu yüzden bunu buraya yazmak istedim. Şarkı müthiş bir şarkı değil belki ama dinlenebilecek bir şeye benziyor. Umarım yanılmıyorumdur :P

Salı, Nisan 18, 2006

Su, Anjelika Akbar ile geciken tanışma

Bugün birisi görece daha eski, yeni olamayan iki albüm aldım: Anjelika Akbar'ın Su'su ve Hüsnü Şenlendirici'nin Hüsn-ü Klarnet'i. İkisi de ne zamandır almak istediğim albümlerdi. Zaten eve girer girmez başka bir işle uğraşmadan bilgisayarımın başına gidip CD okuyucusuna taktım daha eski olan ve daha arzulu ve meraklı istediğim albümü. Anjelika Aybar adını sevdiğim yerlerde ve sevdiğim şeylerle birlikte duymaya aşikarım. Kendisi bir gün, ara sıra takip ettiğim DerKİ internet süreli yayınının yazarı olarak çıkıyor karşıma. Başka bir gün sevdiğim bir kuruluş olan Yapı ve Kredi Bankası'nın 61. yaşını kutlamak için düzenlediği etkinlikte görüyorum onu sahnede. Müzik dükkanlarına gittiğimde Vivaldi'nin çok sevdiğim 4 mevsim konçertosunu çalmak için piyanonun başına geçmiş güler yüzünü görüyorum. Ama en son Cumhuriyet gazetesinin bir son sayfasında gördüğüm ufak yazıdan sonra ona kayıtsız kalamayacağımı anladım. Anjelika Akbar, Mısırlı Ahmet, Ercan Irmak ve üstad ERKAN OĞUR birlikte "Karşılama" adlı bir konserler dizisine başlamışlar. Adını Erkan Oğur'la da birlikte duyunca artık yeter dedim ve bulduğum ilk fırsatta Arkadaş Kitapevi'ne gittiğimde Su adlı ablümü arşivime eklemiş bulundum.
Bir zamandır klasik müzikle ilgilenmeye çalışmaktayım. (Tabi dinleyici olarak.) Yüzümü de özel olarak piyanoya döndürmek üzereyken bu bayanla tanışmamız gerçekten çok güzel oldu. Daha önce Anjelika Akbar'ı hiç dinlemediğim için bir albümü dinlemeye başlamadan önce bir tedirginlik vardı içimde ama ilk notalar duyulmaya başladıktan sonra bu kaygılarımın yersiz olduğunu fark ettim. Albümü daha uzun uzun dinlemediğim için detaylı yorumlar yapamayacağım ama ilk izlenim olarak Su, adının bana yaptığı ilk çağrışımlar olan dinginlik ve huzur öğeleri üzerinde duran bir albüm.
Dinliyorum, dinledikçe gelişen yorumlarımı da yazarım.

Not: Hüsn-ü Klarnet daha çok tanınan bir albüm olduğu için onun hakkında yorum yazmıyorum. Ama ne kadar güzel olduğunu hepimiz biliyoruz değil mi?

Pazartesi, Nisan 10, 2006

Çiçeklerim

Nihayet kendime çiçekler alabildim. Artık her sabah uyandıktan sonra havanın nasıl olduğunu görmek için pencere uzandığımda yüzümde tebessüm olşmasını sağlayabilecek bir saksı dolusu nedenim var. Aslında iki saksı dolusu neden satın aldım çiçekçiden ama menekşelerim penceremin önünde durmuyor şu ara. Onlarla ne yapacağıma daha tam karar veremedim. Önce bir bakım yapmam gerekiyor onlara, sonra penceremin önüne koyacam. Ondan sonra onların da fotoğrafını koyarım buraya.

Pazar, Nisan 09, 2006

Beklediğimize değmiş!

Geçen cumartesi "V for Vendetta" ya da bizdeki adıyla "V" vizyona girdi. Uzlaşmaş bir gelecek görüntüsü çizme iddiasında olan yapım, filmin hakkında ilk bilgileri aldımızdan beri büyük benzerlik göstereceğini ön gördüğümüz Orwell'in 1984 kitabına göre çok iyimser olamsına rağmen kalbimi feth etmesini bildi. Özellikle bazı sahne ve replikler çok etkileyiciydi. Kesinlikle tavsiye ederim, kaçırmayın.

Cumartesi, Nisan 08, 2006

Şimdi de burada...

MSN Spaces ve Yahoo! 360° den sonra şimdi de burada hayta iz düşmeye çalışacam. Umarım bu sefer başarabilirim:) Bu yüzden kısa vadede tanıdığım kimseye bu blogun adresini vermeyeceğim. (beta testerlar hariç :P) Eğer bu blog u bir şekilde, ben haber vermeden bulduysan izlennimlerini paylaşmana sevinirim.
Neyse uzun lafın kısası hadi başlayalım:)