arama

Çarşamba, Temmuz 14, 2010

Saat 02:30 suları balkonda apartmanların sessizliğine bakıyorum. Sokağın yukarısından iki adam yaklaşıyor. Seslerini duyuyorum. Sinan'dan bahsediyorlar. İkisi de Sinan'ın iyi biri olduğunda hem fikir. Görmek istiyorum bu iki adamı. Bekliyorum. Geliyorlar. Bira içmişler. Sohbetlerine devam ediyorlar. Sokakta yürüken duruyorlar bazen ama konuşmaya ara vermiyorlar. İkisi de saçı, sakalı ağarmış, çok kolay yürüyemeyen adamlar. Birisi "ben şimdi sana derdimi anlatsam da sen bana çare olamazsın ki" diyor. Sonra Çorbacı Ağa'nın çırağı gelip bu iki adama, yakında ekmek alabileceği açık bir yer olup olmadığını soruyor. İkisi de aynı yeri tarif ediyorlar. Çırak oraya doğru ilerlerken arkasından, gideceği yeri söylemeye devam ediyorlar. Sonra bir anda kendi sohbetlerine kaldıkları yerden devam ediyorlar.

Saat 3'e yakın. Odamdayım. Geçtiğimiz bir kaç yılda benden yardım isteyen arkadaşlarıma yüz çevirdim. Yardım istemeyenlerin ise hayatlarına karışmaya çalıştım. Yaptıklarımda bir yanlışlık göremesem de hatalı olduğum her seferinde yüzüme vuruldu. (...)

Ben bir mühendisim. Herhangi birine yardım etmek için önce kendi işimi yapmalıyım. Bu yeni vardığım bir sonuç değil. Sadece hatırlamak için yazıyorum.

Hiç yorum yok: